3 Ocak 2008 Perşembe

kimyasal maddeler

1 AKTİF KÖMÜR
2 ALKOL
3 ANKOR (KROM TUZU)
4 AMONYAK
5 AMONYUM ASETAT
6 AMONYUM KLORÜR (NİŞADIR)
7 AMONYUM RODENÜR (TİO SİYANAT)
8 ASETİK ASİT
9 ASİT BORİK 10 BAKIR ELEKTROLİTİK ANOT
11 BAKIR FOSFORLU ANOT
12 BAKIR SİYANÜR
13 BAKIR SÜLFAT (GÖZ TAŞI)
14 BAKIR OKSİDE (OKSİDE)
15 BARYUM KARBONAT
16 BARYUM KLORÜR
17 BEROL
18 BONCUK TUTKAL
19 BOME
20 BORAKS
21 BUTANOL
22 BÜRET
23 ÇİNKO FOSFAT
24 ÇİNKO KLORÜR
25 ÇİNKO KÜLÇE-ANOT
26 ÇİNKO OKSİT
27 ÇİNKO SİYANÜR
28 ÇİNKO SÜLFAT
29 DEMİR FOSFAT
30 DEMİR ÜÇ KLORÜR
31 DEHYRAN C10 (KÖPÜK KESİCİ)
32 DERECE (TERMOMETRE)
33 DON YAĞI
34 E.D.T.A. - TRİLON B
35 ELDİVEN
36 ETHANOL
37 FİLTRE KAĞIDI
38 FLOR HİDRİK ASİT (FLORÜR ASİDİ)
39 FOSFORİK ASİT
40 FİLTRE KARTUŞU
41 FENOL
42 FORMİK ASİT
43 FOSFATLI PAS VE YAĞ ALMA
44 GLİSERİN
13 GÖZTAŞI
45 GRAFİT TOZU
46 GÜMÜŞ (HAS SU GÜMÜŞÜ)
47 GÜMÜŞ NİTRAT
48 HİDRO KLORİK ASİT (TUZ RUHU)
49 HİPO (ÇAMAŞIR SUYU)
50 HİDROJEN PER OKSİT
51 KALAY
52 KALAY KLORÜR
53 KALAY SÜLFAT
54 KALSİNE QUARTZ TOZU
55 KEZZAP (NİTRİK ASİT)
56 KOSTİK (SODYUM HİDROKSİT)
31 KÖPÜK KESİCİ (DEHYDRAN C10)
57 KROM CİLASI
58 KROM SÜLFAT
59 KROM ŞAPI
3 KROM TOZU (ANKOR)
60 KROMİK ASİT
61 KURŞU KÜLÇE
62 LUTENSOL AP10 (NON İONİK)
63 LAPSA
64 MAGNEZYUM SÜLFAT
65 MANGAN FOSFAT
66 MANGAN KARBONAT
67 MANGAN SÜLFAT
68 MAVİ CİLA
69 METHANOL (METİLEN ALKOL)
70 METİLEN KLORÜR
71 MEZUR
72 MONO ETİLEN GLİKOL
6 NİŞADIR (AMONYUM KLORÜR)
73 NİKEL ANOT
74 NİKEL KLORÜR
75 NİKEL SÜLFAT
55 NİTRİK ASİT (KEZZAP)
62 NON İONİK (LUTENSOL AP10)
14 OKSİDE (BAKIR OKSİDE)
76 OKZADİK ASİT
77 PERKLORETİLEN
78 PERKLORİK ASİT
79 PH KAĞIDI
80 PİPET
81 PİRİMER (ASTAR)
82 PLASTİK BİDON
83 PLASTİK TOZ
84 PLASTİSOL
85 POLİSAJ KEÇESİ
86 POTASYUM ALTIN SİYANÜR
87 POTASYUM GÜMÜŞ SİYANÜR
88 POTASYUM HİDROKSİT
89 POTASYUM İYODUR
90 POTASYUM KLORÜR
91 POTASYUM NİTRAT
92 POTASYUM PER MANGANAT
93 POTASYUM PİRO FOSFAT
94 POTASYUM SİYANÜR
95 PRİNÇ ANOT (SARI ANOT)
96 PRİLON
97 REDRESSÖR YAĞI
98 SAÇ ASİDİ (SÜLFİRİK ASİT)
99 SAF SU
100 SAPTON (OTOMATİK MAKİNA DETERJANI)
101 SAPTON EXTRA (ELDE)
102 SİTRİK ASİT
103 SODYUM ASETAT
104 SODYUM Bİ FLORÜR
105 SODYUM Bİ KARBONAT
106 SODYUM Bİ KROMAT
107 SODYUM Bİ SÜLFAT
108 SODYUM FLORÜR
109 SODYUM FORMİYAT
110 SODYUM HİDROKSİT (KOSTİK)
111 SODYUM HİPO FOSFİT
112 SODYUM KARBONAT
113 SODYUM KLORAT
114 SODYUM KLORÜR
115 SODYUM META Bİ SÜLFİT
116 SODYUM META SİLİKAT
117 SODYUM NİTRAT
118 SODYUM NİTRİT
119 SODYUM POSATYUM TARTARAT
120 SODYUM SAKKARİN
121 SODYUM SİYANÜR
122 SODYUM SÜLFAT
123 SODYUM SÜLFÜR (ZIRNIK)
124 SODYUM TİO SÜLFAT
125 SODYUM TRİ POLİ FOSFAT
126 SOFTENİT
96 SÜLFİRİK ASİT (SAÇ ASİDİ)
34 TRİLON B (EDTA)
48 TUZ RUHU (HİDRO KLORİK ASİT)
32 TERMOMETRE (DERECE)
127 TETRA SODYUM PRO FOSFAT
128 TRİ POLİ FOSFAT (SODYUM..)
129 TRİ SODYUM FOSFAT
130 TRİKLOR ETİLEN
131 ZIMPARA TOZU
123 ZIRNIK (SODYUM SÜLFÜR)

Kimyasallar Ana Rahmindeki Çocukları Bile Vuruyor

Günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerin üretiminde kullanılan zararlı kimyasallar, henüz doğmamış bebeklerin yaşamına göbek kordonundan girebiliyor. Bebekleri henüz gelişme aşamasında etkileyen kimyasalların arasında hayvanların fiziki ve beyinsel gelişimini etkileyen maddeler de bulunuyor. Göbek kordonuyla beslenen bebekler vinil kaplama, temizlik malzemeleri, elektronik ve parfümlerden gelen kimyasal maddelere maruz kalıyor. Bu kimyasalların yaşamın her anında, hatta anne rahmindeyken yaşamına henüz başlamadan en savunmasız zamanlarında insan bedenine ulaştığını görmek şok edici. Göbek kordonlarından alınan örnekleri inceleyerek yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar, endişe verici. Kimyasallar; konserve tenekelerinden elektrikli ev aletlerine, böcek zehirinden deodorantlara ve diş macunlarına kadar geniş yelpazede, günlük kullanımımızın bir parçası olan tüm ürünlerde bulunuyor ve bu yolla kanımıza işliyor. Araştırmada incelenen örneklerde, parfümlerde kullanılan suni kokular, su geçirmeyen kaplamalar, teflon gibi yapışmayan yüzeylerde kullanılan bileşimlerde kullanılan maddelere de rastlandı. Ayrıca yanmayı önleyici maddelerin hayvanlarda davranış ve öğrenme bozukluklarına yol açtığı ortaya koyuldu. İncelenen göbek kordonlarının %50’sinde Avrupa Birliği yasalarına göre su bazlı organizmalar için aşırı derecede zehirli olarak sınıflandırılmış” triklosan”a (antibakteriyel ajanlar) rastlandı. Gelişmekte olan bir bebeğin kimyasal maddelere maruz kalmasının neler getireceği henüz bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılamadığından halen bilinmiyor.

Kimyasal maddeler hayatımızı tehtit ediyor

Çoğumuz evlerimizin "tertemiz", "mikropsuz" olması için çeşitli kimyasal maddeler kullanıyoruz. Tuvalet ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri, çamaşırlarımızı beyazlatmak için klor ve evlerimizi temiz tutmak için çeşit çeşit diğer zehirli kimyasal maddeler… bu sıralama böyle uzayıp gidiyor… Günlük yaşamda kullandığımız ürünler 50 bin’in üzerinde kimyasal madde çeşidini içeriyor ve her yıl bunlara yüzlerce yenisi ekleniyor. Birçoğu ise yeterince test edilmeden ve belirli bir mevzuata tabi olmadan piyasaya sürülüyor. Bu ürünlerin büyük kısmı doğrudan kanalizasyona akıp sonunda da su sistemlerimize karışıyor. Sözünü ettiğimiz kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" olasılığı oluşturarak vücudumuzda depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında çeşitli hastalıklara yol açıyor. (Kronik yorgunluk sendromu, alerjiler, karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi.) Evsel temizlik malzemeleri sadece toprağı ve su kaynaklarını değil, teneffüs ettiğimiz havayı da tehdit ediyor. Sprey boyalar, fırın temizleyiciler, dezenfektanlar, mobilya parlatıcıları ve diğer tüm sprey ürünler, birkaç gün sonra soluyacağımız havanın bir parçası oluyor. Sadece kentlerde yaşayanların değil, kırsal kesimde yaşayanların da atık su sistemlerine neler gönderdiklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Foseptik sistemler atık su sorununu çözmüyor; boyalar, çözücü, inceltici, ağartıcı kimyasallar, aseton, tuvalet temizleyiciler ve lavabo açıcılar ile diğerlerinde bulunan belirli kimyasal maddeler organik maddeleri parçalayan organizmaları zehirleyebiliyor. Oysa organik maddelerin parçalanması doğal döngünün işlemesi açısından zincirin olmazsa olmaz halkalarından birini oluşturuyor.

kimyasal maddenin zararları

Tüketicilerin önemli bir çoğunluğu evlerinin "tertemiz", "dezenfekte edilmiş", "mikropsuz" olması için çeşitli kimyasal maddeler kullanıyor. Tuvalet ve fırını temizlemek için asit, banyoyu dezenfekte etmek için fenol, mobilyaları cilalamak için damıtılmış petrol ürünleri, çamaşırlarımızı beyazlatmak için klor ve yalnızca evlerimizi temiz tutmak için çeşit çeşit diğer zehirli kimyasal maddeler... Günlük yaşamda kullandığımız ürünler 55 bin’in üzerinde kimyasal çeşidi içeriyor ve her yıl bunlara binin üzerinde yenisi ekleniyor. Birçoğu ise yeterince test edilmeden ve belirli bir mevzuata tabi olmadan piyasaya sürülüyor. Bu ürünlerin büyük kısmı doğrudan kanalizasyona akıp sonunda da su sistemlerimize karışıyor. Sözünü ettiğimiz kimyasallar, sonunda "fazla yüklenme" olasılığı yaratarak vücudumuzda depolanıyor ve zehirli olma düzeyine ulaştığında çeşitli hastalıklara yol açıyor. (Kronik yorgunluk sendromu, alerjiler, karaciğer sorunları, lenf kanseri gibi.)Evsel temizlik malzemeleri sadece toprağı ve su kaynaklarını değil, teneffüs ettiğimiz havayı da tehdit ediyor. Sprey boyalar, fırın temizleyiciler, dezenfektanlar, mobilya parlatıcıları ve diğer tüm sprey ürünler, birkaç gün sonra soluyacağımız havanın bir parçası oluyor. Sadece kentlerde yaşayanların değil, kırsal kesimde yaşayanların da atık su sistemlerine neler gönderdiklerine dikkat etmeleri gerekiyor. Foseptik sistemler atık su sorununu çözmüyor; boyalar, çözücü, inceltici, ağartıcı kimyasallar, aseton, tuvalet temizleyiciler ve lavabo açıcılar ile diğerlerinde bulunan belirli kimyasal maddeler organik maddeleri parçalayan organizmaları zehirleyebiliyor. Oysa organik maddelerin parçalanması doğal döngünün işlemesi açısından zincirin olmazsa olmaz halkalarından birini oluşturuyor.Zehirli olmayan doğal temizlik maddeleri ise foseptik sistemi, içme suyu ve sağlık konusunda büyük yararlar sağlıyor.Kimyasallar Çocukları Ana Rahminde de BuluyorGünlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerde bulunan zararlı kimyasallar, henüz doğmamış bebeklerin yaşamına göbek kordonundan girebiliyor. Bebekleri henüz gelişme aşamasında etkileyen kimyasalların arasında hayvanların fiziki ve mental gelişimini etkileyen maddeler de bulunuyor. Göbek kordonuyla beslenen bebekler vinil kaplama, temizlik malzemeleri, elektronik ve parfümlerden gelen kimyasal maddelere maruz kalıyor. Bu kimyasalların yaşamın her anında, hatta anne rahmindeyken yaşamına henüz başlamadan en savunmasız zamanlarında insan bedenine ulaştığını görmek şok edici.Göbek kordonlarından alınan örnekleri inceleyerek yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar, endişe verici. Kimyasallar; konserve tenekelerinden elektrikli ev aletlerine, böcek zehirinden deodorantlara ve diş macunlarına kadar geniş yelpazede, günlük kullanımımızın bir parçası olan tüm ürünlerde bulunuyor ve bu yolla kanımıza işliyor. Araştırmada incelenen örneklerde, parfümlerde kullanılan suni kokular, su geçirmeyen kaplamalar, teflon gibi yapışmayan yüzeylerde kullanılan bileşimlerde kullanılan maddelere de rastlandı. Ayrıca yanmayı önleyici maddelerin hayvanlarda davranış ve öğrenme bozukluklarına yol açtığı ortaya koyuldu. İncelenen göbek kordonlarının %50’sinde Avrupa Birliği yasalarına göre su bazlı organizmalar için aşırı derecede zehirli olarak sınıflandırılmış triklosana (antibakteriyel ajanlar) rastlandı. Gelişmekte olan bir bebeğin kimyasal maddelere maruz kalmasının neler getireceği henüz bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılamadığından halen bilinmiyor. günlük yaşamımızda kullandığımız ürünlerde bulunan zararlı kimyasalların, henüz doğmamış bebeklerin yaşamına göbek kordonundan girdiğini ortaya koyuyor. Bebekleri henüz gelişme aşamasında etkileyen kimyasalların arasında hayvanların fiziki ve mental gelişimini etkileyen maddeler de bulunuyor.Göbek kordonuyla beslenen bebekler vinil kaplama, temizlik malzemeleri, elektronik ve parfümlerden gelen kimyasal maddelere maruz kalıyor. Bu kimyasalların yaşamın her anında, hatta anne rahmindeyken yaşamına henüz başlamadan en savunmasız zamanlarında insan bedenine ulaştığını görmek şok edici.Göbek kordonlarından alınan örnekleri inceleyerek yapılan araştırmada ortaya çıkan sonuçlar, endişe verici. Kimyasallar; konserve tenekelerinden elektrikli ev aletlerine, böcek zehirinden deodorantlara ve diş macunlarına kadar geniş yelpazede, günlük kullanımımızın bir parçası olan tüm ürünlerde bulunuyor ve bu yolla kanımıza işliyor. Araştırmada incelenen örneklerde, parfümlerde kullanılan suni kokular, su geçirmeyen kaplamalar, teflon gibi yapışmayan yüzeylerde kullanılan bileşimlerde kullanılan maddelere de rastlandı. Ayrıca yanmayı önleyici maddelerin hayvanlarda davranış ve öğrenme bozukluklarına yol açtığı ortaya koyuldu. İncelenen göbek kordonlarının %50’sinde Avrupa Birliği yasalarına göre su bazlı organizmalar için aşırı derecede zehirli olarak sınıflandırılmış triklosana (antibakteriyel ajanlar) rastlandı. Gelişmekte olan bir bebeğin kimyasal maddelere maruz kalmasının neler getireceği henüz bu konuda yeterli bilimsel araştırma yapılamadığından halen bilinmiyor.

maddenin özellikleri

Boşlukta yer kaplayan,kütlesi ve hacmi olan her varlığa madde diyoruz.Etrafınızda gördüğünüz hava ,su, canlılar,bitkiler....hepsi birer maddedir.Maddenin özelliklerinden bahsederken,maddeyi ortak ve ayırt edici özelliklerine göre iki başlık altında toplayabiliriz. Maddenin ortak özellikleriTüm maddelerin ortak iki özelliği, kütle ve hacimdir.Kütle:Kütle bir cisimde ki madde miktarıdır. (Kütle ile ağırlık aynı anlama gelmez)Bir cisme etkiyen yer çekimi kuvveti onun ağırlığıdır. Dünya'da ve Ay'da yer çekimi farklı olduğundan burada ölçülen ağırlıklarda farklıdır.Ama madde miktarı(kütlesi) her yerde aynı olduğundan değişmez.Hacim:Maddenin boşlukta kapladığı yerdir.Her maddenin bir hacmi vardır.Maddenin ayırt edici özellikleriBir maddenin diğer maddelerden farklılık gösteren özellikleri,onun ayırt edici özelliğidir. Maddenin şekline, miktarına, tadına, kokusuna vb. bağlı olmayan,madde üzerinde doğrudan doğruya görünmeyen farkları ortaya koyan özelliklere ayırt edici özellikleri diyoruz Öz kütle, esneklik,erime ve kaynama noktası,öz ısı, genleşme ve çözünürlük sıkça karşılaştığımız belli başlı ayırt edici özelliklerdir.Homojen Madde,Heterojen Madde,Saf Madde,Çözeltiler, Süspansiyon,Emülsiyon , Bileşik ,Element, Metal ,Ametal...Element : Yapısında tek cins atom ihtiva eden saf maddelerdir. Örneğin, Fe, C, N, O... Metaller ve genel Özellikleri 1. Isı ve elektriği iyi iletirler. 2. Hg hariç hepsi oda sıcaklığında katıdır. 3. Asit çözeltileriyle çoğu H2 gazı açığa çıkarırlar. 4. Kendi aralarında bileşik yapamazlar, fiziksel bir karışım olan alaşımları oluştururlar. Örneğin prinç (Cu-Zn), tunç (Cu-Sn) , çelik (Fe-C-Cr...), 18 ayar altın (%75 altın-%25 Cu) 5. Elektron almazlar. 6. Yüzeyleri parlaktır. 7. Dövülebilir,tel ve levha haline getirilebilirler. Ametaller ve genel Özellikleri 1. Isı ve elektriği iletmezler. 2. Oda sıcaklığında çoğu gaz halindedir. 3. Kendi aralarında ve metallerle bileşik yapabilirler. 4. Elektron alış-verişi yapabilirler. 5. Sulu asitlere çoğu etki etmez. 6. Yüzeyleri mattır. 7. Kırılgandırlar. Bileşik : Yapısında en az iki cins atom ihtiva eden saf maddelerdir. Örneğin, H2O, C6H12O6, NH3... Çözelti: Birbiri içerisinde homojen dağılmasıyla oluşan karışımlara çözelti denir. Hava, lehim,gazoz,deniz suyu....gibi. Süspansiyon : Bir katının bir sıvı içerisinde çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. Ayran,kahve,tebeşir tozu+su.... Emülsiyon : Bir sıvının başka bir sıvı içerisinde çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. Örnek: Zeytinyağlı su, benzinli su... Karışımlarla Bileşikler Arasındaki Farklar ve Ortak Yanları 1. Karışımı oluşturan maddeler karışım içerisinde kendi özelliğini koruduğu halde bileşiği oluşturan elementler fiziksel ve kimyasal tüm özelliklerini kaybederler. 2. Karışımı oluşturan maddeler her oranda karıştığı halde, bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında her zaman basit bir oran vardır. 3. Karışımlar fiziksel yollarla oluşur ve fiziksel yöntemler bileşenlerine ayrılır. Bileşikler ise kimyasal yolla oluşur ve kimyasal yöntemlerle ayrışırılar. 4. Karışımların formülü olmadığı halde, her bileşiğin mutlaka bir kimyasal formülü vardır. 5. Karışımların belirli fiziksel özelliği (öz kütle, kaynama noktası, erime noktası...) olmadığı halde bileşikler bu özelliklere sahip saf maddelerdir. 6. Karışımlar ve bileşikler oluşurken toplam kütle korunur. Bu durum her ikisi içinde ortaktır. 7. Karışımlar ve bileşikler en az iki cins atom ihtiva ederler. Ayırt edici Özellikler 1.Öz Kütle : Bir maddenin birim hacminin kütlesine denir. Katı-sıvı-gazlar için ayırt edicidir. m=d.v Öz kütleyi sadece sıcaklık ve basınç değiştirebilir. Sıcaklık arttıkça maddenin hacmi artar fakat kütle değişmez. Hacim artınca öz kütle azalır. 2. Kaynama Sıcaklığı : Saf bir sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa kaynama sıcaklığı denir. Sıvılar ve gazlar için ayırt edici bir özelliktir, çünkü kaynama sıcaklığı yoğunlaşma sıcaklığına eşittir. Kaynama Sıcaklığına Etki Eden Faktörler : a) Açık Hava Basıncı : Kaynama sıcaklığı atmosfer basıncıyla doğru orantılı olarak artar ya da azalır. Yükseklere çıkıldıkça dış basınç düştüğünden sıvıların kaynama sıcaklıkları da düşer. b) Sıvının Cinsi : Kaynama sıcaklığı her sıvı için farklıdır. Örneğin saf su 100 0C de , C2H5OH 78 0C de kaynar. c) Sıvının Saflığı: Saf sıvılar sabit basınç altında her zaman sabit bir sıcaklıkta kaynarlar. Fakat sıvıya, sıvıda çözünebilen bir katı eklendiği zaman kaynama sıcaklığı yükseldiği gibi, donma sıcaklığı da düşer. Saf su 1 atm basınçta 100 0C de kaynadığı halde tuzlu su 100 0C nin üzerindeki bir sıcaklıkta kaynar ve kaynarken sıcaklık sabit kalmaz. Kaynama noktası buhar basıncıyla ters orantılı olup buhar basıncı yüksek olan sıvıların kaynama noktaları düşüktür. Alkolün kaynama noktası saf sudan düşük olup buharının yaptığı basınç saf sudan fazladır. Sıvının miktarı yada ısıtıcı kaynağın gücü kaynama sıcaklığını değiştirmez sadece sıvının kaynamaya başlaması için gerekli olan süreyi değiştirebilir. Buhar basıncı madde miktarına bağlı değildir. Sadece sıvının cinsine ve sıcaklığına bağlıdır. 3.Donma Sıcaklığı: Bir sıvının sıvı halden katı hale geçtiği andaki sıcaklığa donma sıcaklığı denir. Bir maddenin donma sıcaklığı erime sıcaklığına eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir. Bir madenin erime sıcaklığı donma sıcaklığına eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir. 4.Esneklik : Katılar için ayırt edici bir özelliktir. Çünkü sadece katılar esneyebilir. 5.Genleşme : Katı ve sıvılar için ortak ayırt edici bir özelliktir. Gazlar için geçerli değildir. Çünkü gazların hepsi hacimlerinin 1/273’ü oranında genleşir ve her bir gaz için spesifik bir genleşme kat sayısı yoktur. 6.Çözünürlük : Genelde 100 gram suda çözünebilen madde miktarı olarak verilir. Katı-sıvı-gazlar için ortak ayırt edici bir özelliktir. Karışımları Ayırma Yöntemleri : Karışımları ayırmak, maddelerin bazı fiziksel özelliklerinin farklı olmasından faydalanılarak yapılır. Örneğin, kaynama noktası farkı, öz kütle farkı, erime noktası farkı, çözünürlük farkı... 1- Damıtma: Bir sıvının buharlaştırılması ve oluşan buharın bir soğutucuda yoğunlaştırılması işlemidir. Deniz suyundan saf su elde etmek damıtmaya bir örnektir. 2-Ayrımsal Damıtma : Birden fazla sıvı karışımının buharlaştırılması ve oluşan buharların yoğunlaştırılması işlemidir. Sıvılar kaynama noktası farkından faydalanılarak ayrılır. Kaynama noktaları arasındaki fark ne kadar büyükse ayırma işlemi o kadar kolaydır. 3- Ayırma Hunisiyle Ayırma: Bir biri içerisinde çözünmeyen sıvı-sıvı karışımlarını ayırmada kullanılır. Öz kütle farkından faydalanılarak ayırma işlemi gerçekleşir. Örneğin zeytinyağı-su karışımı. 4-Ayrımsal Kristallendirme : Katı-katı karışımlarının çözünürlüklerinin farklı olmasından faydalanılarak yapılabilen bir ayırma yöntemidir. Çözünürlüğü az olan önce kristalleşerek ayrılır. 5- Mıknatıs ile Ayırma : Mıknatıs, ferromagnetik dediğimiz demir (Fe), kobalt (Co) ve nikeli (Ni ) çeker. Eğer bu metallerden karışımda mevcutsa mıknatıs yardımıyla bu metalleri ayırmak mümkündür. Hal Değişimi : Bir maddenin katı halden sıvı hale , sıvı halden gaz haline geçmesi yada bu olayların tersidir. -Erime Kaynama -Donma Yoğunlaşma -Süblimleşme Süblimleşme : Bir maddenin dışarıdan ısı alarak erimeden katı halden gaz haline geçmesi olayı olup fiziksel bir olaydır.. Örneğin kuru buz dediğimiz CO2 (k) , naftalin, kamfor süblimleşebilen maddelerdir.


Boşlukta yer kaplayan,kütlesi ve hacmi olan her varlığa madde diyoruz.Etrafınızda gördüğünüz hava ,su, canlılar,bitkiler....hepsi birer maddedir.Maddenin özelliklerinden bahsederken,maddeyi ortak ve ayırt edici özelliklerine göre iki başlık altında toplayabiliriz. Maddenin ortak özellikleriTüm maddelerin ortak iki özelliği, kütle ve hacimdir.Kütle:Kütle bir cisimde ki madde miktarıdır. (Kütle ile ağırlık aynı anlama gelmez)Bir cisme etkiyen yer çekimi kuvveti onun ağırlığıdır. Dünya'da ve Ay'da yer çekimi farklı olduğundan burada ölçülen ağırlıklarda farklıdır.Ama madde miktarı(kütlesi) her yerde aynı olduğundan değişmez.Hacim:Maddenin boşlukta kapladığı yerdir.Her maddenin bir hacmi vardır.Maddenin ayırt edici özellikleriBir maddenin diğer maddelerden farklılık gösteren özellikleri,onun ayırt edici özelliğidir. Maddenin şekline, miktarına, tadına, kokusuna vb. bağlı olmayan,madde üzerinde doğrudan doğruya görünmeyen farkları ortaya koyan özelliklere ayırt edici özellikleri diyoruz Öz kütle, esneklik,erime ve kaynama noktası,öz ısı, genleşme ve çözünürlük sıkça karşılaştığımız belli başlı ayırt edici özelliklerdir.Homojen Madde,Heterojen Madde,Saf Madde,Çözeltiler, Süspansiyon,Emülsiyon , Bileşik ,Element, Metal ,Ametal...Element : Yapısında tek cins atom ihtiva eden saf maddelerdir. Örneğin, Fe, C, N, O... Metaller ve genel Özellikleri 1. Isı ve elektriği iyi iletirler. 2. Hg hariç hepsi oda sıcaklığında katıdır. 3. Asit çözeltileriyle çoğu H2 gazı açığa çıkarırlar. 4. Kendi aralarında bileşik yapamazlar, fiziksel bir karışım olan alaşımları oluştururlar. Örneğin prinç (Cu-Zn), tunç (Cu-Sn) , çelik (Fe-C-Cr...), 18 ayar altın (%75 altın-%25 Cu) 5. Elektron almazlar. 6. Yüzeyleri parlaktır. 7. Dövülebilir,tel ve levha haline getirilebilirler. Ametaller ve genel Özellikleri 1. Isı ve elektriği iletmezler. 2. Oda sıcaklığında çoğu gaz halindedir. 3. Kendi aralarında ve metallerle bileşik yapabilirler. 4. Elektron alış-verişi yapabilirler. 5. Sulu asitlere çoğu etki etmez. 6. Yüzeyleri mattır. 7. Kırılgandırlar. Bileşik : Yapısında en az iki cins atom ihtiva eden saf maddelerdir. Örneğin, H2O, C6H12O6, NH3... Çözelti: Birbiri içerisinde homojen dağılmasıyla oluşan karışımlara çözelti denir. Hava, lehim,gazoz,deniz suyu....gibi. Süspansiyon : Bir katının bir sıvı içerisinde çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. Ayran,kahve,tebeşir tozu+su.... Emülsiyon : Bir sıvının başka bir sıvı içerisinde çözünmeden dağılmasıyla oluşan heterojen karışımlardır. Örnek: Zeytinyağlı su, benzinli su... Karışımlarla Bileşikler Arasındaki Farklar ve Ortak Yanları 1. Karışımı oluşturan maddeler karışım içerisinde kendi özelliğini koruduğu halde bileşiği oluşturan elementler fiziksel ve kimyasal tüm özelliklerini kaybederler. 2. Karışımı oluşturan maddeler her oranda karıştığı halde, bileşiği oluşturan elementlerin kütleleri arasında her zaman basit bir oran vardır. 3. Karışımlar fiziksel yollarla oluşur ve fiziksel yöntemler bileşenlerine ayrılır. Bileşikler ise kimyasal yolla oluşur ve kimyasal yöntemlerle ayrışırılar. 4. Karışımların formülü olmadığı halde, her bileşiğin mutlaka bir kimyasal formülü vardır. 5. Karışımların belirli fiziksel özelliği (öz kütle, kaynama noktası, erime noktası...) olmadığı halde bileşikler bu özelliklere sahip saf maddelerdir. 6. Karışımlar ve bileşikler oluşurken toplam kütle korunur. Bu durum her ikisi içinde ortaktır. 7. Karışımlar ve bileşikler en az iki cins atom ihtiva ederler. Ayırt edici Özellikler 1.Öz Kütle : Bir maddenin birim hacminin kütlesine denir. Katı-sıvı-gazlar için ayırt edicidir. m=d.v Öz kütleyi sadece sıcaklık ve basınç değiştirebilir. Sıcaklık arttıkça maddenin hacmi artar fakat kütle değişmez. Hacim artınca öz kütle azalır. 2. Kaynama Sıcaklığı : Saf bir sıvının buhar basıncının atmosfer basıncına eşit olduğu sıcaklığa kaynama sıcaklığı denir. Sıvılar ve gazlar için ayırt edici bir özelliktir, çünkü kaynama sıcaklığı yoğunlaşma sıcaklığına eşittir. Kaynama Sıcaklığına Etki Eden Faktörler : a) Açık Hava Basıncı : Kaynama sıcaklığı atmosfer basıncıyla doğru orantılı olarak artar ya da azalır. Yükseklere çıkıldıkça dış basınç düştüğünden sıvıların kaynama sıcaklıkları da düşer. b) Sıvının Cinsi : Kaynama sıcaklığı her sıvı için farklıdır. Örneğin saf su 100 0C de , C2H5OH 78 0C de kaynar. c) Sıvının Saflığı: Saf sıvılar sabit basınç altında her zaman sabit bir sıcaklıkta kaynarlar. Fakat sıvıya, sıvıda çözünebilen bir katı eklendiği zaman kaynama sıcaklığı yükseldiği gibi, donma sıcaklığı da düşer. Saf su 1 atm basınçta 100 0C de kaynadığı halde tuzlu su 100 0C nin üzerindeki bir sıcaklıkta kaynar ve kaynarken sıcaklık sabit kalmaz. Kaynama noktası buhar basıncıyla ters orantılı olup buhar basıncı yüksek olan sıvıların kaynama noktaları düşüktür. Alkolün kaynama noktası saf sudan düşük olup buharının yaptığı basınç saf sudan fazladır. Sıvının miktarı yada ısıtıcı kaynağın gücü kaynama sıcaklığını değiştirmez sadece sıvının kaynamaya başlaması için gerekli olan süreyi değiştirebilir. Buhar basıncı madde miktarına bağlı değildir. Sadece sıvının cinsine ve sıcaklığına bağlıdır. 3.Donma Sıcaklığı: Bir sıvının sıvı halden katı hale geçtiği andaki sıcaklığa donma sıcaklığı denir. Bir maddenin donma sıcaklığı erime sıcaklığına eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir. Bir madenin erime sıcaklığı donma sıcaklığına eşittir. Katı ve sıvılar için ayırt edicidir. 4.Esneklik : Katılar için ayırt edici bir özelliktir. Çünkü sadece katılar esneyebilir. 5.Genleşme : Katı ve sıvılar için ortak ayırt edici bir özelliktir. Gazlar için geçerli değildir. Çünkü gazların hepsi hacimlerinin 1/273’ü oranında genleşir ve her bir gaz için spesifik bir genleşme kat sayısı yoktur. 6.Çözünürlük : Genelde 100 gram suda çözünebilen madde miktarı olarak verilir. Katı-sıvı-gazlar için ortak ayırt edici bir özelliktir. Karışımları Ayırma Yöntemleri : Karışımları ayırmak, maddelerin bazı fiziksel özelliklerinin farklı olmasından faydalanılarak yapılır. Örneğin, kaynama noktası farkı, öz kütle farkı, erime noktası farkı, çözünürlük farkı... 1- Damıtma: Bir sıvının buharlaştırılması ve oluşan buharın bir soğutucuda yoğunlaştırılması işlemidir. Deniz suyundan saf su elde etmek damıtmaya bir örnektir. 2-Ayrımsal Damıtma : Birden fazla sıvı karışımının buharlaştırılması ve oluşan buharların yoğunlaştırılması işlemidir. Sıvılar kaynama noktası farkından faydalanılarak ayrılır. Kaynama noktaları arasındaki fark ne kadar büyükse ayırma işlemi o kadar kolaydır. 3- Ayırma Hunisiyle Ayırma: Bir biri içerisinde çözünmeyen sıvı-sıvı karışımlarını ayırmada kullanılır. Öz kütle farkından faydalanılarak ayırma işlemi gerçekleşir. Örneğin zeytinyağı-su karışımı. 4-Ayrımsal Kristallendirme : Katı-katı karışımlarının çözünürlüklerinin farklı olmasından faydalanılarak yapılabilen bir ayırma yöntemidir. Çözünürlüğü az olan önce kristalleşerek ayrılır. 5- Mıknatıs ile Ayırma : Mıknatıs, ferromagnetik dediğimiz demir (Fe), kobalt (Co) ve nikeli (Ni ) çeker. Eğer bu metallerden karışımda mevcutsa mıknatıs yardımıyla bu metalleri ayırmak mümkündür. Hal Değişimi : Bir maddenin katı halden sıvı hale , sıvı halden gaz haline geçmesi yada bu olayların tersidir. -Erime Kaynama -Donma Yoğunlaşma -Süblimleşme Süblimleşme : Bir maddenin dışarıdan ısı alarak erimeden katı halden gaz haline geçmesi olayı olup fiziksel bir olaydır.. Örneğin kuru buz dediğimiz CO2 (k) , naftalin, kamfor süblimleşebilen maddelerdir.

Madde nedir?

Madde her şeydir. Uzayda kütlesi ve hacmi olan herşey maddedir.Dokunabildiğiniz herşey maddeden yapılmıştır.Kimya hakkında öğrenebileceğiniz her şey maddenin nasıl oluştuğu ve reaksiyon verdiği üzerine kurulmuştur. Madde bir çok özelliğe sahiptir.Farklı yoğunluklar, donma noktası, erime noktası, kaynama noktası, koku ve renk gibi farklı FİZİKSEL özelliklere sahiptir. Aynı zamanda maddeyi tanımlayan, elementlerin reaksiyonlarda birbirleriyle reaksiyona girmeleri gibi KİMYASAL özelliklere de sahiptir.Madde fiziksel ve kimyasal yollarla birleşebilir. Bu yüzden bir başlangıç noktası olarak "maddenin halleri"ne bir bakalım.Eğer nerede olduğunu bilmiyorsanız,HALLERbölümünü incelemeyi deneyiniz.